Defter Aşkı
Yasemin Akçam Ateşman
1363
Kitap, 13 öyküden oluşuyor. Öyküler, farklı coğrafyalardaki insan ilişkileri üzerine odaklanmış daha çok. Bir öykü, 70’lerin Almanya’sına doğru yol alırken, diğeri Ankara’nın aynı dönemine, ama eskiye ait değerlerini yitirmiş bağlarına kadar dönüyor. Yazar, öyküler arasındaki geçişkenliği; görülen, duyulan ve yaşanan gerçekler üzerinden kurgulayarak sağlıyor. Yazar böylece, okurun belleğini diri ve düşünür halde tutmayı başarabiliyor…
İnsana ait ne varsa; hayaller, yabancılaşma duygusu, çocukluğa dair anılar, dönemsel acılar, içsel hesaplaşmalar ve kadın sorunları… hepsi yazarın kalemiyle içli dışlı. Öyle ki, okur kendisini sürekli bir kazının içerisinde hissedebilir; çünkü anlatım derinliği buna oldukça elverişli…
Yasemin Akçam Ateşman’ın yalın ve akıcı dili hem geleneksel hem de çağdaş öykücülüğün bir karması gibi. Bu anlamda yazar, anlatımdaki kişisel özgünlüğünü rahatlıkla kullanıyor diyebiliriz…
Kitaptan:
“Peki apartmandaki Neziha Hanım’ın gününde kadınlar pastalarını, çöreklerini yerken niye Ayşe'nin annesine kötü bir yermiş gibi anlattılar? Niye takmışlar öyle papaza ve de bağına?”
“Bak babaanne, oranın hikâyesi şöyleymiş; Ermeni ailelerden birininmiş bağ, tehcirde Ankara'yı terk edince bağ devletin eline geçmiş. Daha sonra Ahmet Efendi adında biri, bağı açık artırmayla satın almış. Ahmet Efendi'nin eşi Şaziye Hanım bağ evinde, haftada bir çamaşır günü yaparmış. O gün, çamaşırların kaynatıldığı odun ateşinde gözleme yapılır, çay demlenir, günün yorgunluğu atılmaya çalışılırmış. Yine böyle bir çamaşır gününde bağa gelen ODTÜ’lü bir öğrenci bağ evini gezip görmek için izin istemiş. Şaziye Hanım öğrenciyi buyur etmiş, gözleme ve çay ikram etmiş. Öğrenci ısrarla ikramın ücretini vermek istese de Şaziye Hanım kabul etmemiş. Bunun üzerine delikanlı, yiyip içtiklerinin parasını vermek şartıyla bir hafta sonra tekrar gelmek istediğini söylemiş. Öyle de olmuş. Papazın Bağı 1963’ten sonra öğrencilerin çok sevdiği bir mekân haline gelmiş.”
Babaannemin bağ konusunu açmasının asıl nedeni farklıydı tabii. Ayşe'yi gündemde tutarak, onunla “çıkıyor muyuz!” diye öğrenmekti amacı.