Azorka
Uraz Çalık
344
Uraz Çalık’ın Azorka adlı yapıtı, bir tür “günce” biçiminde sunulsa da, içerdiği parodiler, yoğun alıntılar, kesintili ve çoğunlukla delirmiş bir dil yapısıyla klasik bir günlüğün çok ötesine geçiyor. Uraz Çalık, kendisini kimi zaman Dostoyevski’nin Ecinniler’indeki Stavrogin, kimi zaman Burroughs’un bir alter egosu, kimi zaman da taşrada bir sigara izmariti gibi konumlandırmakta…
Metnin alt katmanında işleyen şiddet, cinsellik, ölüm ve çürüme temaları, yazarın yaşadığı çağın çarpıklığına bir başkaldırı olduğu kadar, bireyin iç dünyasındaki çözülmeye de ayna tutmakta. Azorka, sabit bir anlatıcının ya da olay örgüsünün anlatısı değil; dilin yarıldığı, harflerin savaşa girdiği, metaforların çoğaldığı bir “kâğıt üstü kriz”dir. Okur, bu metinde sıradan bir günce beklemek yerine, sezgilerle ve imgelerle düşünmeye zorlanmakta…
Uraz Çalık’ın Azorka’sı, Türk edebiyatında “deneysel günce” olarak anımsanacak, sınır ihlalleriyle öne çıkan, her okuru yutmaya çalışan bir metin. Okumak cesaret istiyor. Ama her satırı delirten ve her satırı gerçek…
Kitaptan Bir Bölüm
19 Mart 2015
Burroughs’unki bitmek bilmeyen bir bulantının pençesine düşmüş – eh, hepimiz biraz, belki de birer “Zavallı Necdet”iz. Bütün o kaset kayıt cihazları, gazeteler, ajanlar ve ajanslar, “cut-up”lar…
Cinayetler etrafımı çevreliyordu.
Cinayetler, onun da etrafını çevreliyordu.
İkimizin de?
Oysa ikimiz değiliz, iki kişi var mı?
Onun olduğu yerlerde, hemen yakınlarında birileri ölüyordu. Bir bıçak uyumuyordu, bir ekmek bıçağı özsel bir arayışla vücutları deşiyor, bir şeyler arıyordu. Her bıçak bir şeyler arar, bir şeyleri aralar, bir kapı açmaya çalışır.
Bazen cehennem köpekleri vardır, kızıl. Azmış, kudurmuş, saldırgan, parçalayan, peki, ama niçin? Çünkü köpek, yalnızlıktan ve diğer köpeklerden ve gece vakti kuyruğundan bıkabilir.
Ve bir köpek nasıl intihar edebilir?
Kırmızı ışıkta geçerek!
Geceleri köpekler arabeskçesine ulurlar.
Ve bazen it dalaşı.